Emrah Uysal Kişisel Resim Sergisi
Emrah Uysal

"FARK VE TEKRAR"

Yirminci yüzyılın başlarında popüler kültürün etkisi ve kitle iletişim araçlarının inovasyonuyla yeni yaklaşımların ortaya çıktığı görülmektedir. Postmodern süreçle birlikte parçalılık ve bu kavramla çoğu zaman iç içe ya da eş anlamda kullanılan süreksizlik, kopukluk kavramlarının anlatı biçimleri gündeme gelmiştir. Ayrıca gerçeklik-çarpıtma, dil-malzeme, sanat–hazır nesne ilişkisi, soyutlama-maneviyat gibi kavram çiftleri de sanatta tartışılmaya başlayan konular arasında yerini almıştır.

Sanatta da bu kavram çiftlerinin ortaya çıktığı dönemde felsefe alanında özgün kavram arayışında olan Gilles Deleuze’ün felsefesinin temeli de bu kavram çiftlerine dayanmaktadır. Bu bir “oluş” felsefesidir. Deleuze’nin “varlık” yerine “oluş” kavramını benimsediği oluş, kendiliğinden olmayı temsil eder. Deleuze’ün kaçış yoluyla başka bir hayata eklemlenmek ifadesinden yola çıkarak her insanın bir kaçış öyküsünün olduğu düşünülmektedir. Kaçış, terk etme olarak değil hayata yeni bir çizgi çizme, başka hayatlara dâhil olma olarak düşünebilir ve yeni hareket alanını da Deleuze’nin ürettiği kavramlardan olan “fark ve tekrar” kavram çiftine dayandırabiliriz. Deleuze ve Guattari kuramsal anlamda “hegemonik” söylemlerin tutarlılığını darmadağın etmek düşüncesiyle kavram çiftlerini yeniden anlamlandırarak onlara yeni bir görev yüklerler. İzlemekte olduğumuz resimlerin çıkış noktasını oluşturan “fark ve tekrar” kavramlarına atıflı gerçekleşen çalışmalarda erk merkezlerinden uzaklaşan kaçış çizgilerinin çokluğu boyunca başıboş dolaşım göze çarpmaktadır. Sadece düşünce temelli olarak ele alınan metropol kent imgelerinin yerini, keşfedici bir rizom alır. Bu rizomlar tıpkı bir ağacın köklerinin ve sürgünlerinin yatay, dikey ve diagonal olarak yeraltında ilerlemesine benzeyen “köksap” gibi, Uysal’ın çalışmalarındaki hareketlilikte tuval üzerinde benzer bir yolculuğa çıkmaktadır. Nasıl ki göçebe olma hali gibi toplumda yer etmiş imgeler, düşünceler ve pratikler bulundukları yerlerden koparılarak dolaşıma giriyorsa, çalışmaların temel malzemesi olan kağıt bantlar da benzer hareketlilik gösterirler.

“Fark ve Tekrar” kavram çiftinin temel özellikleri, resimlerinden zamanla azaltarak yok ettiği imgelerini sanatın plastik göstergeleriyle anlatmayı deneyen Uysal’ın çalışmalarıyla paralellikler göstermekte ve modern şehirlerin konstrüktif yapılarını ele alan kurgularıyla izleyicisine farklı yorumlar sunmaktadır. Yeni bir düzen peşinde koşan sanatçı kişisel alanını, metropol kentlerin kaosunu ve atmosferini boşlukta yaratılan ve önceleri renklerin eşlik ettiği dikey-yatay ve diyagonal hareketleri köksap olarak adlandırdığı düzenle biçimlemekte sonrasında ise bu kurgu kendini püriten oluşumlara bırakmaktadır. Benimsenen yaklaşım hayata bir direniş, karşı duruş, içindeki yoğun ruh karmaşasına bir cevap niteliğinde kendini hissettiriyor. Modernist yaşam biçimine ve metropol yapılara tepkisini malzeme seçimi ile yansıtan sanatçı, kağıt bant kullanımı ile izleyici üzerinde yaratmak istediği etkiyi bir kez daha pekiştirmektedir. Ayrıca yüzeyin bantlarla kurgulanması, görüntünün manipülasyonu izleyicinin merak duygusuyla bütünleşerek sanatçının yaratmak istediği etkiyi arttırmaktadır. Çağdaş bir biçim dili olarak sunulan kavrayış, Uysal’ın söylemiyle sanatçının yaşamına dair izlekleri ve ipuçlarını da içinde barındırmakta, imge tercihlerine yansımaktadır. Saflaştırılarak, soyut ve kavramsal bir düzenin ürünü olarak karşımıza çıkan imgeler görkemlilik, sonsuzluk düzensizlik, denge, ve iç huzuru çağrıştırır. Yine sanatçının psiko-dinamiğini içinde barındıran imgeler, aslında göründüğü gibi dingin değil, belirli bir dinamizm içinde sunulan ve gerçek düzene aykırı bir sorgulama ile yüzleştiriyor izleyicisini. Parçaların hem birbirinden ayrı hem de birbirleriyle temas ettiği aynı zamanda da birbirlerini kestikleri alanlar olduğu görülmektedir. Üretilen çalışmalar kesinlik öngören bir sunudan daha çok düzensizliği ve muğlaklığı içe saran, zaman zaman rastlantısallığın da eşlik ettiği bir duruma işaret eder. Uysal’ın kompozisyonlarındaki mekanlar içinde yaşadığımız dünyanın kaotik yapısını fiziksel uzam bağlamında sunmaktadır. İzleyiciyi modernizmin ürettiği yalnızlıkla görüntü arasındaki derin ve ruhsal temasa tanıklık etmeye zorlayan bu girift yapı sanatçının günümüz şehirlere bakış açısının bir göstergesidir.

Arzu Güldalı Uysal, Mersin, Temmuz, 2021